ORMAN SINIRLARI İÇERİSİNDE OLAN TAŞINMAZIN MÜSADERE KARARININ İCRASI İÇİN KARARIN KESİNLEŞME ZORUNLULUĞU VAR MI?

ORMAN SINIRLARI İÇERİSİNDE OLAN TAŞINMAZIN MÜSADERE KARARININ İCRASI İÇİN KARARIN KESİNLEŞME ZORUNLULUĞU VAR MI?

Orman sınırları içerisinde taşınmaz inşa edilmesi veya inşa edilmiş olan yapının tespit edilmesi halinde ilgili kurumun ihbarı ile savcılık söz konusu taşınmazın müsadere edilmesi amacıyla soruşturma başlatmaktadır.

Soruşturma aşaması akabinde müsaderesi gerektiği kanısına varıldığı vakit savcılık tarafından müsadere kararı verilmesi talebiyle iddianame hazırlanmakta ve kovuşturma aşamasına geçilmektedir.

Kovuşturma sonunda taşınmaz hakkında müsadere kararı verilmesi durumunda, müsadere kararının icra edilmesi için kararın kesinleşmesi mi gerektiği hususu işbu yazımızda ele alınmıştır.

Orman Kanunu m.17: Devlet ormanları içinde bu ormanların korunması, istihsal ve imarı ile alakalı olarak yapılacak her nevi bina ve tesisler müstesna olmak üzere; otlatma planı yapılan alanlarda yıllık otlatma süresi dâhilinde hayvanların planlı otlatılmasını sağlayan, gecelemesini emniyet altına alan ve dağılmalarını engelleyen geçici çevirmeler şeklinde düzenlemeler dışında, her çeşit bina, ağıl ve hayvanların barınmasına mahsus yerler yapılması, tarla açılması, işlenmesi, ekilmesi ve orman içinde yerleşilmesi yasaktır.

Devlet ormanlarının herhangi bir suretle yanmasından veya açıklıklarından faydalanılarak işgal, açma veya hangi şekilde olursa olsun kesme, sökme, budama veya boğma yollarıyla elde edilecek yerlerle buralarda yapılacak her türlü yapı ve tesisler, şahıslar adına tapuya tescil olunamaz. Buralara doğrudan doğruya orman idaresince el konulur. Devlet ormanlarında el konulan bütün yapı ve tesisler, inşa aşamasında olanlar da dâhil olmak üzere, hiçbir karar alınmasına lüzum kalmaksızın, Orman Genel Müdürlüğü tarafından derhal yıkılır veya ihtiyaç görüldüğü takdirde ormancılık hizmetlerinde kullanılabilir.

Orman Kanunu m.93: Bu maddede tanımlanan suçların konusunu oluşturan, işlenmesinde kullanılan ve işlenmesiyle elde edilen eşya veya mahsul Türk Ceza Kanunu’nun müsadereye ilişkin hükümlerine göre müsadere edilir. Müsadere olunan mahsuller satılarak bedeli Orman Genel Müdürlüğünce irad kaydolunur. Müsadere olunan tesisler ise Orman Genel Müdürlüğünce aynen muhafaza edilebileceği gibi ihtiyaç görüldüğü takdirde ormancılık veya diğer kamu hizmetlerinde kullanılabilir. Aksi takdirde ilgili orman idaresince, yıkılmak suretiyle karar infaz olunur. İdarenin bu husustaki talebi halinde genel zabıta kuvvetleri idareye yardım etmekle mükelleftir.

Y. CGK. 2020/133 E., 2021/406 K., 16.09.2021 K.T.

6831 sayılı Orman Kanunu’nun 17. maddesinin birinci ve ikinci fıkraları;

“Devlet ormanları içinde bu ormanların korunması, istihsal ve imarı ile alakalı olarak yapılacak her nevi bina ve tesisler müstesna olmak üzere; otlatma planı yapılan alanlarda yıllık otlatma süresi dâhilinde hayvanların planlı otlatılmasını sağlayan, gecelemesini emniyet altına alan ve dağılmalarını engelleyen geçici çevirmeler şeklinde düzenlemeler dışında, her çeşit bina, ağıl ve hayvanların barınmasına mahsus yerler yapılması, tarla açılması, işlenmesi, ekilmesi ve orman içinde yerleşilmesi yasaktır…

Devlet ormanlarının herhangi bir suretle yanmasından veya açıklıklarından faydalanılarak işgal, açma veya herhangi şekilde olursa olsun kesme, sökme, budama veya boğma yollarıyla elde edilecek yerlerle buralarda yapılacak her türlü yapı ve tesisler, şahıslar adına tapuya tescil olunamaz. Buralara doğrudan doğruya orman idaresince el konulur. Yanan orman alanlarındaki her türlü emval Orman Genel Müdürlüğünce değerlendirilir.”,

5728 sayılı Kanun’la değişik 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 93. maddesinin uyuşmazlık konusu ile ilgili ilk üç fıkrası;

“Bu Kanunun 17’nci maddesinde yasak edilen fiilleri işleyenler veya izne bağlı işleri izinsiz yapanlar, 91’inci madde hükümleri saklı kalmak üzere altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılırlar.

İşgal ve faydalanma suçunun yeniden tarla açmak suretiyle veya yanmış orman sahalarında ya da kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içerisinde işlenmesi halinde verilecek ceza bir kat artırılır.

Bu maddede tanımlanan suçların konusunu oluşturan, işlenmesinde kullanılan ve işlenmesiyle elde edilen eşya veya mahsul Türk Ceza Kanunu’nun müsadereye ilişkin hükümlerine göre müsadere edilir. Müsadere olunan mahsuller satılarak bedeli Orman Genel Müdürlüğünce irad kaydolunur. Müsadere olunan tesisler ise Orman Genel Müdürlüğünce aynen muhafaza edilebileceği gibi ihtiyaç görüldüğü takdirde ormancılık veya diğer kamu hizmetlerinde kullanılabilir. Aksi takdirde ilgili orman idaresince, yıkılmak suretiyle karar infaz olunur. İdarenin bu husustaki talebi halinde genel zabıta kuvvetleri idareye yardım etmekle mükelleftir.”

Şeklinde düzenlenmiştir.

6831 sayılı Kanun’un ikinci faslının “Ormanların Muhafazası” başlıklı üçüncü bölümünde yer alan 17. maddenin 1. fıkrasına göre; her çeşit bina, ağıl inşası, hayvanların barınmasına mahsus yerler yapılması, tarla açılması, işlenmesi, ekilmesi, orman içinde yerleşilmesi yasaklanmıştır. Aynı Kanun’un 17. maddenin 2. fıkrasında ise; Devlet ormanlarının herhangi bir suretle yanmasından veya açıklıklarından faydalanılarak işgal, açma veya herhangi şekilde olursa olsun kesme, sökme, budama veya boğma yollarıyla elde edilecek yerlerle buralarda yapılacak her türlü yapı ve tesisler, şahıslar adına tapuya tescil olunamayacağı ve buralara doğrudan doğruya orman idaresince el konulacağı hüküm altına alınmıştır.

Orman hukuku mevzuatı gereğince orman alanlarına her türlü müdahale yasaklanmıştır. Orman örtüsünün tahrip edilmesi veya herhangi bir orman örtüsü tahrip edilmeksizin dahi olsa orman alanlarının farklı amaçlarla kullanımı işgal ve faydalanma suçunu oluşturur.

İşgal ve faydalanma suçunun oluşması için 6831 sayılı Kanun’da yasaklanan eylemlerden birinin gerçekleştirilmesi yeterlidir. Bu sebeple işgal ve faydalanma suçu seçimlik hareketli bir suçtur.

Anılan Kanun ile yasaklanan eylemler;

1- Orman içerisinde her çeşit bina, ağıl ve hayvanların barınmasına mahsus yerler yapılması, önceden mevcut olanların kullanılması,

2- Orman boşluğunun sürülüp, ekilmesi veya evvelce açılmış olan (kendisi veya başkası tarafından açılmış olan) yerlerin kullanılması, işlenilmesi,

3- Orman içine yerleşilmesi (mağaralarda, kaya altlarında, ağaç kovuklarında yerleşmek, uzun süreli çadır kurmak)

4- Orman içinde yol yapılması, kanal açılması veya su isale hattı geçirilmesi, boru döşenmesi, elektrik veya telefon hattı gibi üst hatların geçirilmesi,

5- Orman arazisinin duvar, çit, tel örgü vb. ile çevrilerek sahiplenilmesi,

6- Ormanlık alana devamlılık arz eder şekilde çöp, atık, posa, hafriyat ve benzeri kirletici şeylerin dökülmesi,

7- İzne tabi işlerin izinsiz yapılması,

Şeklinde sayılabilir.

İşgal ve faydalanma suçu temadi eden suçlardandır. Örneğin orman arazisinde herhangi bir yapı inşa edilmiş ise söz konusu yapı, kişiler tarafından kullanılmaya devam edildiği sürece işgal ve faydalanma olgusu devam edecektir. Bu sebeple işgal suçları temadi eden suçlardan olduğu için işgalin tutanakla tespit edildiği tarihte işgale son verilmiş ise suç tarihi tutanak tarihidir. İlk işgalin gerçekleştiği tarihin suç tarihinin belirlenmesi açısından bu anlamda bir önemi bulunmamakta olup önemli olan işgalin tespit edildiği son tarihtir.

İşgal ve faydalanma suçu ancak kasten işlenebilen bir suçtur. Cezalandırmak için genel kasıt yeterlidir. Özel kasıt aranmaz.

6831 sayılı Orman Kanunu’nun 93. maddesinin ikinci fıkrasında ise işgal ve faydalanma suçunun yeniden tarla açmak suretiyle veya yanmış orman sahalarında ya da kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içerisinde işlenmesi hâlinde 6831 sayılı Kanun’un 93/1. maddesi uyarınca belirlenen temel ceza, aynı Kanun’un 93/2. maddesi uyarınca bir kat artırılacaktır. Cezanın artırılabilmesi için ikinci fıkrada belirtilen üç unsurdan bir veya birkaçının varlığı yeterlidir. Birden çok sebebin birleşmesi hâlinde her sebep için ayrı artırım yapılamaz. Ceza ancak bir sefer artırılabilir ise de temel ceza belirlenirken bu husus dikkate alınabilecektir.

Maddede belirtilen yeniden tarla açma tabiri, bir başka deyişle tarlanın yeni açılması, orman ağaç ve ağaççıklarının kesilmesi veya diri orman örtüsünün tahrip edilmesi sonucu ormanın işgal edilmesi anlamına gelir. Ancak bu eylemler toprağın verim (üretim) gücünden yararlanmak amacı ile gerçekleştirilmelidir. Toprağın verim (üretim) gücünden yararlanmak amacını taşımayan başka türlü yararlanmaları amaçlayan eylemler ise Kanun’un 93. maddesinin birinci fıkrası kapsamında kalır.

Yeniden tarla açmak suretiyle işgal ve faydalanma suçunda aranan toprağın verim gücünden yararlanmak amacıyla ağaç kesilmesi veya örtü tahribi koşulları suçun yanmış orman sahalarında ya da kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içerisinde işlenmesi durumunda aranmamaktadır.

Maddenin üçüncü fıkrasında ise suçun konusunu oluşturan, işlenmesinde kullanılan ve suçun işlenmesiyle elde edilen eşya veya mahsul Türk Ceza Kanunu’nun müsadereye ilişkin hükümlerine göre müsadere edileceği belirtilmiştir.

Sonuç olarak belirtmek gerekir ki Türk Ceza Kanunun ilgili maddeleri gereğince düzenlenen müsadere kararının icraya konu edilmesi için kesinleşmesi gerekmektedir. Orman Kanunu’nun ilgili hükümleri Türk Ceza Kanunu’na atıf yapmakta olup Orman Kanunu gereğince verilen müsadere kararlarının da kesinleşmeden ilgili kurum tarafından icraya konu edilmesi söz konusu olamayacaktır. Daha detaylı ve sağlıklı bilgi için ve sürecin doğru yönetilmesi adına mutlaka avukata başvurunuz.

Av. Emrullah Özalp & Av. Mert Önal